(09-09-2025)
2025’in eylül ayında gerçekleşen 33. WorldFood İstanbul, dünya ve Türkiye genelinden 100’den fazla ülkeden 900’ü aşkın satın alma profesyonelini buluşturdu. Dünyanın dört bir yanından markaların, üreticilerin ve profesyonellerin bir araya geldiği 33. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknoloji Fuarı – WorldFood İstanbul, gıda sektörünün bugünkü eğilimlerini ve geleceğe dair planlarını değerlendirmek için bizde fuarı ziyaret ettik. Ancak bu büyük buluşmada fark ettiğimiz en çarpıcı gerçeklerden biri şuydu: sağlıklı ve fonksiyonel gıdalar küresel düzeyde yükselişteyken, Türkiye’de bu alana ayrılan alan hâlâ oldukça kısıtlı.
Sağlıklı beslenmeye olan ilginin özellikle pandemi sonrası dönemde arttığı artık sır değil. Küresel veriler, tüketicilerin artık sadece açlıklarını gidermekle kalmadığını; bağışıklık, enerji, odaklanma ve hatta ruh hali gibi fonksiyonlara destek aradıklarını gösteriyor. Örneğin, NielsenIQ 2025 Küresel Sağlık Eğilimleri raporuna göre tüketicilerin %67’si “yiyeceklerin aynı zamanda bir tür sağlık yatırımı olduğunu” düşünüyor.
Ancak WorldFood İstanbul’daki gözlemlerimiz, Türkiye’de bu farkındalığın henüz genel bir yaşam kültürüne dönüşmediğini gösteriyor.
Fuarda yüzlerce marka ve binlerce ürün vardı. Ambalajlar parlıyordu, tatlar iddialıydı, teknoloji konuşuluyordu. Ama "sağlıklı gıda", “temiz içerik” veya “fonksiyonel ürün” etiketiyle öne çıkan stant sayısı ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmiyordu.
Glutensiz, şekersiz, katkısız, doğal, probiyotik, adaptogen gibi başlıklarla tanımlanabilecek ürün kategorilerinde hâlâ çok sınırlı yerli üretici var. Oysa dünya bu alanlarda çoktan dönüşümü başlattı.
Daha çarpıcı olanı ise şu: sağlıklı gıda sunan markaların büyük çoğunluğu, bu ürünleri hâlâ “lüks tüketim” sınıfında konumlandırıyor. Oysa sürdürülebilir bir sağlık yaklaşımı, toplumun her kesiminin ulaşabileceği bir standart hâline gelmeli.
Sağlıklı yaşam bir “eğilim” değil, bütünsel bir yaşam biçimi. Ancak Türkiye’de bu alan hâlâ sınırlı bir kitlenin ilgisini çekiyor:
Oysa sağlıklı yaşam, herkesin hakkı.
Bu yılki fuar, Türkiye’deki üreticilerin genel olarak hâlâ daha sağlıklı üretmek konusunda sınırlı adımlar attığını bir kez daha gösterdi.
Dünya, gıdayı sadece “besin” olarak değil, bir önleyici sağlık aracı olarak konumlandırıyor.
Fonksiyonel gıdalar, yalnızca tok tutmak değil; bağışıklığı güçlendirmek, uyku kalitesini artırmak, odaklanmayı desteklemek, stresi azaltmak gibi etkiler için geliştiriliyor.
Son yıllarda beslenmeye yönelik yaklaşımlar, “food is medicine” yani “gıda ilaçtır” felsefesi etrafında şekilleniyor. Bu anlayışa göre, gıdalar yalnızca günlük enerji ihtiyacını karşılayan besinler değil, aynı zamanda sağlığı koruyan, hastalıkları önleyen ve yaşam kalitesini artıran doğal tedavi araçlarıdır.
Bugün dünyada longevity yani uzun ve sağlıklı yaşam yaklaşımı giderek daha fazla önem kazanıyor. İnsanlar yalnızca yaşam sürelerini değil, aynı zamanda “health span” – sağlıklı geçirilen yılları uzatmayı hedefliyor. Bu vizyon doğrultusunda fonksiyonel gıdalar ön plana çıkıyor. Probiyotikler, adaptogenler, antioksidanlar ve vitamin takviyeli ürünler yalnızca günlük beslenmeyi desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda kronik hastalıkların önlenmesi ve yaşlanma sürecinin yavaşlatılması açısından da güçlü bir rol üstleniyor. Bu da sağlıklı gıdanın yalnızca bir trend değil, uzun ömürlü ve kaliteli bir yaşamın vazgeçilmez yatırımı olduğunun altını çiziyor.
2025 için öne çıkan küresel trendler arasında bağırsak sağlığı, yüksek lifli gıdaların tüketimi, probiyotik, adaptogen ve superfoodlar yer alıyor. Bu noktada "fonksiyonel gıdalar", "bitki bazlı beslenme", "dokusal yenilikler (çıtırlık, katmanlı lezzetler)", sürdürülebilir paketleme, global tatlar, protein çeşitliliği, "azaltılmış şeker" gibi başlıklar öne çıkıyor. Bitkisel protein bazlı dondurulmuş ürünler, et ve süt ürünlerine alternatif olarak öne çıkıyor; özellikle sağlıklı yaşamı benimseyen ve çevresel etkileri gözeten tüketiciler için yeni bir seçenek sunuyor. Özellikle ambalajlamada plastik kullanımının azaltılmasıyla birlikte, cam gibi sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemelere yönelim artıyor. Buna ek olarak, doğada çözünebilen biyolojik ambalajlar da önümüzdeki dönemde daha fazla ön plana çıkacak.
Örneğin:
Türkiye ise hâlâ “klasik tatlar” farklı markalar ile üretilmeye çalışıyor; ama içeriksel anlamda dönüşüm hâlâ çok geriden geliyor. Türkiye’de dondurulmuş gıdalarda düşük kalorili, yüksek proteinli, vitamin-mineral açısından zengin ve glütensiz/organik/vegan alternatifler yükselişte.
Türkiye’de hem üreticinin hem de tüketicinin, gıdayı bir sağlık yatırımı olarak görmesi gerekiyor.
Ancak bu bütünsel yaklaşım sayesinde, probiyotikler, adaptogenler, antioksidanlar ve vitamin destekleri gibi fonksiyonel gıdalar, ilaç ve gıda arasındaki sınırları bulanıklaştıran bir etki yaratabilir. Böylece sağlıklı beslenmenin kronik hastalıkların önlenmesindeki rolü daha görünür hale gelir ve zamanla ilaç kullanımına olan ihtiyaç da azalır.
Biz PlantoHealth olarak, bu dönüşümün parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Her ürünümüz, bilimsel referanslarla, doğal içeriklerle ve erişilebilir bir sağlık perspektifiyle geliştiriliyor. Sadece sağlıklı değil, akıllı gıda ve takviye çözümleri sunmayı hedefliyoruz.
Sağlık yalnızca tedaviyle değil, günlük seçimlerle başlar. Ve biz, bu seçimleri kolaylaştırmak için buradayız.
Semra Aktaş Şimşek
Kimya Mühendisi & Girişimci
PlantoHealth Genel Müdürü
Bu yazı Semra Aktaş Şimşek tarafından, OpenAI veri ve trend analizlerinden yararlanılarak kaleme alınmıştır.
Referanslar:
https://worldfood-istanbul.com/
https://nielseniq.com/global/en/insights/report/2025/global-state-of-health-wellness-2025/